Lenfoma hastalarına koronavirüs sürecinde 8 önemli uyarı
Lenfoma görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor ve tedavi için geç kalınan hastalar hayati tehlike ile karşı karşıya kalabiliyor. Dünyada kanser istatistikleri konusunda düzenli kayıt yapılan ülkelerde elde edilen verilere göre, lenfomanın yaklaşık iki kat artış gösterdiği görülüyor. Hematoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Çetin, 15 Eylül 'Dünya Lenfoma Günü'' nedeniyle lenfoma hastalarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.�
Dünyada kanser istatistikleri konusunda düzenli kayıt yapılan ülkelerde elde edilen verilere göre, lenfomanın yaklaşık iki kat artış gösterdiği görülüyor. Her gün binden fazla kişiye lenfoma hastalığı tanısı konuluyor ve bunlardan her sene yaklaşık 25 bin kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Buna karşılık lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun, yeni ve akıllı ilaçlar ile kemik iliği naklindeki gelişmeler sayesinde özellikle erken evre hastaların % 90-95'inde tedavi başarısı sağlandığının unutulmaması gerekiyor.
Erken teşhis ile tedavide yüksek başarı mümkün
Lenfoma hemen her yaşta görülebilen lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Günümüzde erken teşhis ve etkin tedavi ile çok yüksek başarısı elde etmek mümkün iken; geç tanımlanmış ileri evre vakaların tedavisi hem doktorlar için zorlayıcı olmakla hem de hastalar için tedavi başarı oranı düşürmekte ve hatta yaşamlarını tehdit etmektedir. En eğitimli toplumlarda dahi bireylerin lenf bezeleri ve fonksiyonları hakkında temel bilgilerden yoksun oldukları ve lenf hastalıkları hakkında bilgilerinin erken farkındalık düzeyinde olmadığı birçok toplumsal araştırmada gösterilmiş durumdadır.
60’dan fazla alt tipi bulunuyor
Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konulur. Hodgkin ve Hodgkin-dışı lenfoma olarak iki gruba ayrılan lenfomaların, 60’dan fazla alt tipi bulunur ve her alt tipin klinik seyri ve davranışı ve özellikle tedavisi farklı şekilde gerçekleştirilir. Bir kısmı çok hızlı ve erken bedeni sararken, diğer bir kısmı da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir sergilerler. Yavaş seyir gösteren lenfomalar zaman içinde hızlı ve saldırgan bir klinik seyir gösterebilir. Lenfomaya neyin sebep olduğunun bilinmemektedir. Ayrıca; yaş, cinsiyet ve etnik kökenin yanı sıra sigara, bazı kimyasallar, radyasyon, immün yetersizlik, otoimmün hastalıklar ve bazı enfeksiyonların lenfoma riskini artırdığı bilinmektedir.
Lenf bezelerinde büyümeyle kendini gösteren lenfomanın diğer belirtileri şunlardır;
-Halsizlik ve çabuk yorulma
-Nefes darlığı
-Boyunda, koltuk altında veya kasıkta büyüyen lenf bezeleri
-38°C’yi aşan ateş
-Kilo kaybı (son altı ayda yüzde 10’dan fazla)
-Gece terlemesi
Kişiye özel tedavi planlanır
Hastalık lenf bezelerinin yanı sıra; dalak gibi lenfoid dokularda ortaya çıkabilir veya mide, barsak, beyin ve akciğer gibi diğer tüm organlardaki lenf dokusundan kaynaklanabilir. Hastalıklı lenf bezelerinde genellikle ağrı olmaz iken, zaman içinde büyüme ve çoğalma görülebilir. Hedefe yönelik akıllı ilaçlar, özgün kemoterapötikler, ileri radyoterapiteknikleri ve kök hücre naklinin hastaya özel planlanan çeşitli kombinasyonlarının kullanımı sayesinde lenfomalar yüksek tedavi başarısı ve düşük yan etki profiliyle kolayca yönetilebilmekte, bu sayede lenfomaların birçok alt tiplerinde tam iyileşme sağlanmaktadır.
Lenfomadan korunmak için...
-Enerji ihtiyaçlarınızı doğru karşılayın. Bol su için ve sebze, meyve, tahıl, et ve süt gibi temel besinleri her gün yeterli ve dengeli miktarda alın. Doymuş yağlar, rafine şekerler ve ilave tuz alımını sınırlayın.
- "Şeker kansere neden olur'' ifadesi tam bir şehir efsanesidir. Temel beslenmenin bir parçası olan tahıllar başta olmak üzere vücudun enerji gereksinimi ve özellikle beyin hücreleri için hayati önem taşıyan karbonhidratların diğer temel besin öğeleri ile birlikte dengeli tüketilmemesi önemlidir.
- Sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzaklaşarak düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı besinler tüketmek tüm kanserlerde olduğu gibi korunmada temel önemini korumaktadır.
Lenfoma hastalarının COVID 19 sürecinde dikkat etmesi gerekenler
- Lenfoma ateş, halsizlik gibi belirtilerle COVID-19 enfeksiyonu belirtileriyle benzerlik gösterdiğinden; bu şikayetleriniz varsa mutlaka bir uzmana başvurun.
- Hematolojik kanser geçiren hastalar enfeksiyonları daha ağır geçirir. Bu nedenle doktorunuza sorarak COVID aşılarınızı ve ek olarak mümkün olan en kısa sürede yıllık grip aşınızı yaptırın.
- Sağlıklı ve dengeli beslenin, bağışıklığınızı güçlendirmeye yardımcı olmak için bol sıvı tüketin.
- Enfeksiyonları önlemek için iyi hijyen kurallarını sıkıca uygulayın, yiyecekleri iyice yıkayıp pişirdiğinizden emin olun.
- Güvenli alanlarda fiziksel olarak aktif olun, düzenli ve yeterli uyuyun, stresten kaçının.
- Süpermarket, AVM gibi kalabalık ve kapalı mekanlara yapılan ziyaretleri azaltın ve süreyi mümkün olduğu kadar kısaltın.
- Kalabalıklarla temas esnasında enfeksiyondan kaçınmak için yüz maskesi kullanın.
- Herhangi bir şekilde halsizlik, yorgunluk, ateş, öksürük durumunda sadece COVID merkezlerinin yanı sıra tedavi olduğunuz kanser merkezi ve doktorunuzu bilgilendirin.
Kaynak: HÜRRİYET
https://www.milliyet.com.tr/pembenar/lenfoma-hastalarina-koronavirus-surecinde-8-onemli-uyari-6597763
Öldürücü Virüsler Akıllı Hücrelerle Tedavi Edilecek
DÜNYA’DA TIP ALANINDA YAŞANAN BAŞ DÖNDÜRÜCÜ GELİŞMELERİN IŞIĞINDA KANSERDE YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ DİKKAT ÇEKERKEN, YAKIN GELECEKTE, ÖLDÜRÜCÜ VİRÜSLERİN İLAÇ YERİNE AKILLI HÜCRELERLE TEDAVİSİNİN ÖN PLANA ÇIKACAĞI BELİRTİLİYOR.
Dünya’da tıp alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelerin ışığında kanserde yeni tedavi yöntemleri dikkat çekerken, yakın gelecekte, öldürücü virüslerin ilaç yerine akıllı hücrelerle tedavisinin ön plana çıkacağı belirtiliyor.
‘’Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler”, Erciyes Üniversitesi’nin ev sahipliğinde GENKÖK araştırma merkezinde gerçekleştirilen çalıştayda masaya yatırıldı.
Hücresel tedavi ürünlerinin geliştirilmesi ve klinik kullanımı konusunda ülkemizden ve dünyanın gelişmiş ülkelerinden seçkin bilim adamların katıldığı çalıştayla ilgili bilgiler veren Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çetin, hücresel tedavilerin, birçok kanserin tedavisinde ve onarıcı-yenileyici etkisinin yanı sıra, öldürücü enfeksiyonlara karşı etkin bir tedavi yöntemi olarak öne çıktığını söyledi.
Aynı zamanda çalıştay başkanı da olan Prof. Dr. Mustafa Çetin, ’’Binlerce yıldan beri süregelen bitkisel tedaviler ve kimyasal ilaç moleküllerinin yerini yakın gelecekte hücresel tedavi ürünlerinin alacağı görülmektedir. Geleneksel yöntemlerle yeni ve etkin bir molekülün ancak yirmi yıl süren, bir milyar dolardan fazla bir araştırma geliştirme maliyeti karşılığında doktorların kullanımına sunulabildiği düşünüldüğünde, tedavi edici hücresel ürünlerin ve biyolojik molekülerin geliştirilmesine olan ihtiyaç ortadadır. Günümüzde, tüm dünyada öldürücü enfeksiyonlara karşı hücresel tedavi ürünlerinin geliştirilmesi konusunda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Konuyla ilgilenen bilim insanları patojene karşı güçlendirilmiş hücresel ürünlerin önümüzdeki dönemde hayatı tehdit eden enfeksiyonlara karşı önemli ve etkili bir yaklaşım olacağı konusunda hemfikirler’’ dedi.
GENKÖK ARAŞTIRMA MERKEZİ KÖK HÜCRE VE HÜCRESEL TEDAVİLERİ KONUSUNDA ÖNCÜ
Hücresel tedavi ürünleri gelişmiş ülkelerin seçkin tıp merkezlerinde kök hücre ve organ nakli yapılan hastalarda ortaya çıkan öldürücü virüs enfeksiyonlarında başarı ile kullanıldığını belirten Prof. Dr. Çetin, ‘’Söz konusu biyomoleküler ve akıllı hücresel tedavi ürünleri dünyanın gelişmiş ülkeleri ile hemen aynı anda GENKÖK tarafından hastalarımızın kullanımına sunulmaktadır. Kök hücre ve hücresel tedaviler konusunda son yılarda yapılan çalışmalar ve yatırımların ardından biyoteknolojik ürünler hastalarımızın umut kaynağı haline gelmiştir. Bugün gelinen noktada ülkemiz insanı bu çok gelişmiş tedavi uygulamalarına dünyanın en gelişmiş ülkeleri ile aynı zamanda ve uluslararası kalite standartlarında tamamen yerli üretimle ulaşma imkânı bulmaktadır’’ ifadesini kullandı.
Erciyes Üniversitesi GENKÖK GMP üretim merkezinin hücresel ürünler ve biyoloji tedavi ajanları konusunda ülkemizin en önemli üretim üslerinden birisi haline geldiğini de kaydeden Prof. Dr. Mustafa Çetin, ‘’Amacımız sadece araştırma yapmak değil, çalışmalar sonucu ortaya çıkan biyoteknolojik ürünleri hastalarımızın kullanımına sunmaktır’’ diye konuştu.
Kaynak: HÜRRİYET
http://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/kayseri-haberleri/oldurucu-virusler-akilli-hucrelerle-tedavi-edil_110138
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
GENKÖK Türkiye'de önemli çalışmalara imza atıyor !
Kayseri Erciyes Üniversitesi Betül Ziya Eren Genom ve Kök Hücre Merkezi,
hücresel tedavi ürünleri üretiyor ve bankacılığını da yapıyor.
Türkiye’nin genom ve kök hücre alanındaki en büyük araştırma merkezinin Kayseri’de olduğunu biliyor musunuz? Uzay üssünü andıran merkezi, 20 metrede 3 kez kostüm değiştirerek gezdim.
Son yıllarda kök hücre ve hücresel tedaviler konusunda yapılan çalışmalar, hastaların umudunu artırıyor. Türkiye bu çalışmaların gerisinde değil, tam aksine gelişmiş tedavi uygulamalarına sahip. Üstelik bunu dünyanın ileri ülkeleriyle aynı zamanda ve tamamını yerli üretimle yapıyor. Kayseri Erciyes Üniversitesi Betül Ziya Eren Genom ve Kök Hücre Merkezi (GENKÖK), 2012’den beri genetik ve kök hücre alanlarında Türkiye’nin en büyük araştırma merkezi olarak önemli çalışmalara imza atıyor.
HASTALIKLARA GEÇİŞ YOK
Merkez hem hastalıkların tedavisinde hem de yeni teknolojiler üretip dünyaya pazarlama konusunda oldukça iddialı görünüyor. Bu büyük girişimler İstanbul, Ankara gibi illerde olunca ses getiriyor ama Kayseri’den çıkınca kimselerin haberi olmuyor. Rektör H. Fahrettin Keleştemur, “Kayseri’nin eski adı Makarr-ı Ulema yani âlimler şehridir. Üniversitemizde oluşturulan bu teknolojik yapılar sayesinde ilimiz yeniden bilimin ve bilim adamlarının şehri olacak” diyor. Hal böyle olunca GENKÖK’ü daha yakından tanımak istedim. Daha merkeze adım atar atmaz sanki bir uzay üssünü geziyor gibi hissettim. “Bir kök hücre üretim yeri nasıldır, çalışanları ne tür bir prosedür bekler?” diye düşünürken 20 metre bile yürümeden 3 kez tepeden tırnağa kıyafet değiştirmem gerektiğini öğrenince şaşkınlığımı gizleyemedim. “Ne olacak, soyunup giyineceksin alt tarafı!” demeyin. Tam 40 dakika sürdü. Steril sıvılar, hiçbir yere değdirilmeden giyilmesi gereken özel kıyafetler... Sonuçta fotoğrafta da gördüğünüz gibi bir astronota dönüştüm.
GEN HARİTASI ÇIKARILIYOR
Büyük bölümü Kayserili hayırseverlerin bağışlarıyla hayata geçen GENKÖK, 50 milyon liraya mal olmuş. Peki gelişmiş ülkelerde benzerlerinden hiçbir farkı olmayan bu merkezde neler yapılıyor? Gen haritanızı çıkarmanız da mümkün, verdiğiniz numunelerin -180 derecelik dondurucuda yıllarca saklanması da. Araştırmacılar Kırım Kongo kanamalı ateşine karşı aşı üretiminden tutun da vücutta kanserli hücrelerle savaşan antikorların üretimine kadar hayal edilen pek çok şeyi somut hale dönüştürmeye çalışıyor. Dünyadaki en gelişmiş ve en yaygın teknolojiyle üretilmiş genom analiz cihazıyla küçük DNA bölgelerinin, farklı bir cihazla ise daha büyük bölgelerin rutin analizi hedefleniyor. En heyecan verici gelişmeler anne adaylarını ilgilendiriyor. İkili test, üçlü test ve amniyosentez taramalarına gerek kalmadan, gebeliğin 4. haftasında anneden alınan 5 cc kan ile bebeğin gen analizi yapılıyor. Böylece kalıtsal hastalıklar, kromozom analiziyle tespit edilebiliyor.
İlaçlar yerini akıllı hücrelere bırakıyor
Hücresel tedaviler günümüzde özellikle kanser hastalarında gözlenen öldürücü enfeksiyonlara karşı etkin bir tedavi yöntemi olarak öne çıkıyor. Kök Hücre Tedavileri ve Hücresel Tedaviler Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin, “Üniversitemizde başta virüsler olmak üzere çeşitli mantar enfeksiyonları ve öldürücü sepsislerin tedavisinde biyolojik ürünlerle yapılan başarılı tedavi ve araştırma sonuçlarımız” var diyor. Bu tedavide kullanılan akıllı hücrelerin GENKÖK’te dünyanın en gelişmiş merkezleri ile aynı şartlarda üretildiğini söyleyen Çetin, “Özellikle kök hücre nakli yapılan hastalarda ortaya çıkan virüs enfeksiyonlarının en önemli ölüm nedenleri olduğu düşünülürse GENKÖK’ün hücresel ürünler ve biyoloji tedavi ajanları konusunda ülkemizin en önemli üretim üslerinden biri haline geldiğini söylemek yanlış olmaz” ifadesini kullanıyor. Çetin, amaçlarının sadece araştırma yapmak değil son tedavi ürünlerini hastalarla buluşturmak olduğuna da dikkat çekiyor.
Diyabet tedavisine çare olacak mı?
GENKÖK’te Ar-Ge çalışmaları da dur durak bilmiyor. Bu konuda özellikle farklı kök hücre kaynaklarını kullanmayı ve üretilen hücrelerin kalitesini test etmeyi amaçlayan projeler sürdürülüyor. Eğitimini yurtdışında tamamlamış araştırmacılar, pankreas kökenli kök hücrelerin diyabet tedavisindeki yolunu açacak araştırmalar üzerine yoğunlaşıyor. Ayrıca merkezde kemik ve kıkırdak doku oluşturmaya yönelik çalışmalar da yapılıyor. Projeler Erciyes Üniversitesi ve TÜBİTAK tarafından finanse ediliyor.
Çare GENKÖK
İddialı üniversitelerden mezun olup dünyanın önemli üniversite ve kliniklerinde tecrübe kazanan araştırmacıların yaklaşık 100 proje yürüttüğü GENKÖK’te yapılan çalışmalar, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaya çalışılıyor.
KANSERDE ERKEN TEŞHİS
Graft Versus Host hastalığı, diyabetik yaraların tedavisi, halk arasında tavuk karası olarak bilinen göz hastalıklarının ve damak yarıkları ile diş çürüklerinin onarımında mezemkimal kök hücre (MKH) uygulamasını hedefleyen projeler bulunuyor. Bunun dışında izin başvurusu yapılmış birçok yeni hastalıkla ilgili çalışmalar da devam ediyor. Dünyadaki en gelişmiş iki genom analiz cihazının bulunduğu GENKÖK’te ilk deneysel çalışma geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirildi. Bu çalışmada yenidoğanlarda görülebilecek yaklaşık 500 çeşit kalıtsal hastalığa ilişkin tüm genler taranıyor ve toplam 3 günlük bir çalışma sonrasında olası mutasyonlar belirleniyor. Daha sonra yapılan biyoinformatik analizlerle ise bulgular raporlanıyor ve bireylere ilişkin risk analizleri ortaya konuluyor. Sonrasında; otizm, kardiyomiyopati ve kanserle ilişkilendirilmiş genler dizilimleniyor ve bireylerin bu hastalıklara ilişkin risk durumlarının ölçümü planlanıyor.
Diyabet tedavisine çare olacak mı?
GENKÖK’te Ar-Ge çalışmaları da dur durak bilmiyor. Bu konuda özellikle farklı kök hücre kaynaklarını kullanmayı ve üretilen hücrelerin kalitesini test etmeyi amaçlayan projeler sürdürülüyor. Eğitimini yurtdışında tamamlamış araştırmacılar, pankreas kökenli kök hücrelerin diyabet tedavisindeki yolunu açacak araştırmalar üzerine yoğunlaşıyor. Ayrıca merkezde kemik ve kıkırdak doku oluşturmaya yönelik çalışmalar da yapılıyor. Projeler Erciyes Üniversitesi ve TÜBİTAK tarafından finanse ediliyor.
Akıllı binada neler var?
5 kat ve 8 bin metrekare kapalı alana sahip GENKÖK, akıllı bina teknolojisi sistemiyle donatılmış bir yapı. Merkezde insani kullanım amaçlı kök hücre üretim ve gen tedavi merkezi, kök hücre Ar&Ge laboratuvarları, genom araştırma ve uygulama, proteomiks, moleküler mikrobiyoloji, transgenik hayvan ünitesi ve deney hayvanı bölümleri bulunuyor.
Karşılıksız emek verenler
Oluşumunda emek verip her adımını takip eden çok kişi olsa da Rektör Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur, Erciyes Üniversitesi Kök Hücre Tedavileri ve Hücresel Tedaviler Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin ile Betül-Ziya Eren Genom ve Kök Hücre Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yusuf Özkul’un bu oluşumda çok özel bir yerleri var.
Kaynak: HABERTÜRK
http://www.haberturk.com/saglik/haber/1087852-genkok-turkiyede-onemli-calismalara-imza-atiyor